Kendisini, “Fabrikatör de oldum, küçük esnaf da, ev kadını da… Şimdi AKL’EDER oldum, vesselam.” diyerek tarif eden Serpil Özkan Hanımefendi şöyle seslenmiş:
“Hey Türkiye!”
Birileri şu yüzde yüz YÜN –ÇETİK- ÇORAP işini üstlensin.
Bak, köylerde yünler atılıyor, yakılıyor imiş!
Bak!
2025 yılında 5G ihalesi çıkıyormuş. Evde WIFI kapatsan, gittiğin yerdeki radyasyon kirliliği beyin hücrelerini öldürmek için yetecek!
Bak şu çoraplar RADYOAKTİF yükü emmek için, yüksek EMF’i (elektro manyetik alanı) nötürlemek, indirgemek için yetecek. Elyaf karıştırmadan, anneannelerimizin, babaannelerimizin yaptığı gibi, yüzde 100 yün ile örün, ördürün. Size söz, abuk sabuk fiyatla, milleti kazıklamaya kalkmadan yapan her kimse ona yardımcı olacağım!
2025 sonrası bu bir vatan savunması konusudur!
Ciddiyim!
Birileri bunları yapmalı.
Süs püs, renk-menk uğraşmayın. Yüzde 100 koyun yünü olması gerekiyor, bilekleri kapatmalı.
Hepsi bu!
Haydi bir vatansever çıksın, yapsın!”
Evet, X hesabına bunları yazmış Küçük Esnaf, Büyük Ev Kadını Serpil Özkan.
Ne güzel, “AKL’EDENLERDEN” olmak.
Bu aklın gereklerinden biri de, vatandaşı, yüzde yüz yün ile örülen, “Yün döşek, yün çorap, yün fanila” gibi anneannelerimizin, babaannelerimizin kullandıkları tabii ürünlere davet etmek!
Bu vatan meselesi!
Evet, öyle şaka değil, abartı değil.
Yün çorap meselesi, vatan meselesi!
Yün çorap, göründüğünden çok daha fazlası.
MANEVİ VATAN meselesi!
Bizi bir çok musibetten, zehirlenmekten, kanser olmaktan kurtaracak…
Tabii yüne dönersek, özümüze dönmek yönünde büyük bir adım atmış olacağız.
Bir yazımıza, “İneklerimizin Feryâdı” başlığını yerleştirmiştik, okuyanlar hatırlamıştır hemen.
Hayvancılıkla uğraşan köylülerimizin, etrafta genç kalmamasından, astarının yüzünden pahalıya gelmesinden dolayı “ineklerini” sattıklarını…
“Hassasiyeti” olmayanların parayı götürüp “iyice yükselmiş orandaki” faize yatırdığını…
Bazılarının ise, gayrimenkul alarak “değerlendirdiğini” duyurmuştuk o yazıda.
“Eyvahlar olsun, ineklerimizi satıyorlar.
İneklerimizi kesiyorlar!
Nesli kurutuyorlar!” diye de yükseltmiştik sesimizi.
Gelenekten, görenekten, köyden kopuş hayli zamandır devam ediyor.
Bu kopuşa, “Liberal, Muhafazakâr, Sosyal Demokrat, Milliyetçi” Lider Merhum Özal’ın Başbakanlığı döneminde iyice hız verilmişti, malûm.
Ondan sonra çok şey tepetaklak oldu.
İthal muzlar, ithal ayakkabılar, kot pantolonlar derken iyice açıldık.
“İşini bilen”lerden olduk!
“Papatya”lardan olduk!
Derken…
İşte, 28 Şubat geldi.
Birileri, “laiklik” diye diye köy okullarını kapattı.
Taşımalı eğitime döndük.
Rahmetli Hasan Celal Güzel’in “Kesin Dinsiz Eğitim” diyerek tarif ettiği için “hapse atılmasına” yol açan kesintisiz mecburî 8 yıl eğitime döndük.
Sonra…
Bu iktidar döneminde, eğitim kesintili mecburi 12 yıl oldu.
Her yer üniversite doldu.
Üniversite öğrencisi sayımız toplam nüfusun onda birini buldu.
Usta kalfa bulunmaz oldu, her taraf diplomalı mesleksizlerle doldu.
Devlete kapak atmak için “torpil arayanlarla” doldu!
Büyükşehirlerin taşı toprağı beton oldu, dikey mimarinin en çirkin ürünleri yükseldi!
Toprak iyice azaldı, zemin yağmur çekmez oldu.
Her sağanak yağmurda her yer “sular, seller” oldu!
Köyler iyice boşaldı, oraların çoğu birkaç yaşlıya kaldı, hayvancılık sıkıntıya girdi, et ve süt ürünlerinin fiyatları tavana vurdu, yetkililer çareyi ithalatta buldu, 10 milyonlar şehirlere dağıldı, üst üste yığıldı, bunalımlar arttı, boşanmalar arttı, evlenmeler azaldı, nüfus artış hızı feci halde çakıldı!
İnsanımızın büyük kısmı, geçim endişesi, süresiz yani ömür boyu nafaka ödemeye mahkûm olma endişesi, mal-mülk paylaşımı endişesi, “gak” dese uzaklaştırılma endişesi derken…
Yalnızlığı ya da “geçici ilişkileri” tercih eder oldu.
Ve dahası insanımız, en ufak bir kavgada birbirinin kafasını gözünü patlatır oldu!
Onun için “yün çoraba dönüş” çağrısı çok önemli arkadaş.
Yün çoraba dönüş.
Yünlü fanilaya dönüş çağrısı.
Özünü kaybedersen, sözünü de kaybedersin.
Manevi Vatan’ı kaybedersen, Maddî Vatan’ı da kaybedersin!
X
İsteyen “Anadolu Kriterleri”nde arar kurtuluşu…
İsteyen “Kopenhag Kriterleri”nde!
“AKL’EDER OLDUM” diyerek “öze dönüş” çağrısı yapan Serpil Özkan Hanımefendi’yi tebrik ediyorum.