Adnan ÖZ
Köşe Yazarı
Adnan ÖZ
 

SURİYE'YE NELER OLUYOR? -2

Geçen haftaki yazımıza kaldığımız yerden devam edelim.   “Suriye’ye dönen yok.” diyorlar. Geri dönüş öyle hemen olur mu? Önce aile reisi gidecek, memleketini görecek. Evi barkı duruyor mu, kullanılabilir bir halde mi tespit edecek, hatta yıkığı döküğü varsa tamir edecek. Güvenlik ne aşamada diye kontrol edecek ve ailesini öyle götürecek. Kaldı ki bu kadar belirsizliğe rağmen gidenlerin sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla.     TRT Haber’de Münbiç ile ilgili bir habere rast geldim. Lahmacuncular çarşısında röportaj yapılıyordu. Çarşıdaki insan yoğunluğu haber olmuştu. Vatandaşın birisi “Daha önce bu çarşı cezaevi gibiydi. Şimdi herkesin yüzünde tebessüm, gözlerinde ümit var.”dedi. Bu bile güzel gelişmeler olacağına dair iyi bir örnek, bir ışık değil mi?   Artık bizde çok güçlü bir ülkeyiz. Savunma sanayinde yapılanlar kendimize güvenimizi getirdi. Bölgede oyun kurup uyguluyor, bize karşı kurulan oyunları bozuyoruz. Suriye’nin bundan sonraki tarihini ve geleceğini güç ve bilgi kimde ise o belirler diye düşünüyoruz. İnşallah Suriye’de bundan sonrasını biz belirler ve biz planlarız.   Yoksa bölgede dönen dolaplar, Siyonistlerin arsızlıkları hepimizin malumu. Bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü korumayan, Türkiye’nin topraklarında bile gözü olanlar ile nasıl müttefik, nasıl stratejik ortak olabiliriz? Böyle bir şey çıngıraklı yılan ile çuvala girmek gibidir.     Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yısözde demokrasi getireceğiz diye kan gölüne çevirenlerin “Her ülkenin toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz.” diye söylediği süslü sözlere inanacak kadar sığ düşünmüyoruz. Kimin nerede ne için bulunduğunu da gayet iyi biliyoruz. Suriye’de bizim dışımızda hiçbir ülke insani ve vicdani duygular ile hareket etmiyor.   Devletimizi yönetenlerden beklentimiz bu azgın, arsız ve ikiyüzlü güruha karşı, ülkemizin ve insanlığın menfaatine olacak hamleler yaparak gelişmeleri insanlığın lehine çevirmeleridir. Bu bölgenin yönetimi bu arsızlara bırakılmamalı, bu bölgede Osmanlının bakiyesi Türkiye söz sahibi olmalıdır.   Her konuda çok dikkatli olmalıyız. Bize gösterilen nedir, gerçek nedir iyi analiz etmeliyiz. Bazen aleyhimize olduğunu düşündüğümüz şeyler lehimize, bazen de lehimize sonuç vereceğini düşündüğümüz şeyler aleyhimize sonuçlar doğurabilir.     2012 yılında Erbil’de bir Türkmen öğretmen ile aramızda bir konuşma geçti ve o ana kadar farklı düşündüğüm bir konuda aslında yanıldığımı anladım. Biz, Irak işgalinde Türk askerinin Irak’a gitmesine karşı çıkmıştık. Gerekçemiz ise bize göre makuldü çünkü Türk askeri ABD askerini korumak için Irak’a gönderilecekti. Yani sırtını ABD askerine dönecek silahını da Iraklılara çevirecekti.   Türkmen öğretmen bana hayatımın dersini verdi ve ben artık o günden sonra meselelere çok yönlü bakıyorum. Türk askerinin Irak’a gelmemesini şu ifadeler ile “Bize ihanet ettiniz!” dediğinde ona gerekçemizi izah etmeye çalıştım. Aldığım cevap tüylerimi diken diken etti.   A Büyüt A Küçült Yorumlar Köşe Yazarları ADNAN ÖZ Yayınlanma: 30 Aralık 2024 - 10:00   SURİYE'DE NELER OLUYOR?-2- 30 Aralık 2024 - 10:00 Yorumlar A Büyüt A Küçült TAKİP ET TAKİP ET   SURİYE'DE NELER OLUYOR?-2- ADNAN ÖZ   Geçen haftaki yazımıza kaldığımız yerden devam edelim.   “Suriye’ye dönen yok.” diyorlar. Geri dönüş öyle hemen olur mu? Önce aile reisi gidecek, memleketini görecek. Evi barkı duruyor mu, kullanılabilir bir halde mi tespit edecek, hatta yıkığı döküğü varsa tamir edecek. Güvenlik ne aşamada diye kontrol edecek ve ailesini öyle götürecek. Kaldı ki bu kadar belirsizliğe rağmen gidenlerin sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla.   TRT Haber’de Münbiç ile ilgili bir habere rast geldim. Lahmacuncular çarşısında röportaj yapılıyordu. Çarşıdaki insan yoğunluğu haber olmuştu. Vatandaşın birisi “Daha önce bu çarşı cezaevi gibiydi. Şimdi herkesin yüzünde tebessüm, gözlerinde ümit var.”dedi. Bu bile güzel gelişmeler olacağına dair iyi bir örnek, bir ışık değil mi?   Artık bizde çok güçlü bir ülkeyiz. Savunma sanayinde yapılanlar kendimize güvenimizi getirdi. Bölgede oyun kurup uyguluyor, bize karşı kurulan oyunları bozuyoruz. Suriye’nin bundan sonraki tarihini ve geleceğini güç ve bilgi kimde ise o belirler diye düşünüyoruz. İnşallah Suriye’de bundan sonrasını biz belirler ve biz planlarız.   Yoksa bölgede dönen dolaplar, Siyonistlerin arsızlıkları hepimizin malumu. Bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü korumayan, Türkiye’nin topraklarında bile gözü olanlar ile nasıl müttefik, nasıl stratejik ortak olabiliriz? Böyle bir şey çıngıraklı yılan ile çuvala girmek gibidir.   Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yısözde demokrasi getireceğiz diye kan gölüne çevirenlerin “Her ülkenin toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz.” diye söylediği süslü sözlere inanacak kadar sığ düşünmüyoruz. Kimin nerede ne için bulunduğunu da gayet iyi biliyoruz. Suriye’de bizim dışımızda hiçbir ülke insani ve vicdani duygular ile hareket etmiyor.   Devletimizi yönetenlerden beklentimiz bu azgın, arsız ve ikiyüzlü güruha karşı, ülkemizin ve insanlığın menfaatine olacak hamleler yaparak gelişmeleri insanlığın lehine çevirmeleridir. Bu bölgenin yönetimi bu arsızlara bırakılmamalı, bu bölgede Osmanlının bakiyesi Türkiye söz sahibi olmalıdır.   Her konuda çok dikkatli olmalıyız. Bize gösterilen nedir, gerçek nedir iyi analiz etmeliyiz. Bazen aleyhimize olduğunu düşündüğümüz şeyler lehimize, bazen de lehimize sonuç vereceğini düşündüğümüz şeyler aleyhimize sonuçlar doğurabilir.   2012 yılında Erbil’de bir Türkmen öğretmen ile aramızda bir konuşma geçti ve o ana kadar farklı düşündüğüm bir konuda aslında yanıldığımı anladım. Biz, Irak işgalinde Türk askerinin Irak’a gitmesine karşı çıkmıştık. Gerekçemiz ise bize göre makuldü çünkü Türk askeri ABD askerini korumak için Irak’a gönderilecekti. Yani sırtını ABD askerine dönecek silahını da Iraklılara çevirecekti.   Türkmen öğretmen bana hayatımın dersini verdi ve ben artık o günden sonra meselelere çok yönlü bakıyorum. Türk askerinin Irak’a gelmemesini şu ifadeler ile “Bize ihanet ettiniz!” dediğinde ona gerekçemizi izah etmeye çalıştım. Aldığım cevap tüylerimi diken diken etti.   Türkmen öğretmen, “Hangi gerekçeyle geldiğinin önemi yoktu, şayet Türk askeri burada olsaydı ABD askerleri ve yandaşları bize bu zulümleri, bu kötülükleri yapamazlardı…” dedi. Biraz düşündüm adam haklıydı. Başka şeylerde dedi ama konuyu uzatmaya gerek yok. Bölgemizde güvenliği sağlamak için her meseleyi çok yönlü değerlendirmemiz gerektiğini öğrenmiş oldum.   Her zaman söylediğim ve defalarca yazdığım bir söz ile bitirelim. Mevcut sınırlar bize rağmen birileri tarafından çizilmişti. Bizim gönlümüzün sınırları geçmişte ruhumuzun gittiği ve gölgelerimizin düştüğü yerleri kapsıyor. En azından biz bunu hayal ediyoruz. Siz kendi bahçenizde kendi hayallerinizle oynayın!   (Bu yazıyı 1 ve 2 olarak 12 gün önce yazmıştım. Suriye’de o kadar çok şey değişti ki, yazıyı değiştirmeye gerek duymadım çünkü tam da anlatmak istediğim buydu.)      
Ekleme Tarihi: 03 Ocak 2025 - Cuma
Adnan ÖZ

SURİYE'YE NELER OLUYOR? -2

Geçen haftaki yazımıza kaldığımız yerden devam edelim.

 

“Suriye’ye dönen yok.” diyorlar. Geri dönüş öyle hemen olur mu? Önce aile reisi gidecek, memleketini görecek. Evi barkı duruyor mu, kullanılabilir bir halde mi tespit edecek, hatta yıkığı döküğü varsa tamir edecek. Güvenlik ne aşamada diye kontrol edecek ve ailesini öyle götürecek. Kaldı ki bu kadar belirsizliğe rağmen gidenlerin sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla.

 

 

TRT Haber’de Münbiç ile ilgili bir habere rast geldim. Lahmacuncular çarşısında röportaj yapılıyordu. Çarşıdaki insan yoğunluğu haber olmuştu. Vatandaşın birisi “Daha önce bu çarşı cezaevi gibiydi. Şimdi herkesin yüzünde tebessüm, gözlerinde ümit var.”dedi. Bu bile güzel gelişmeler olacağına dair iyi bir örnek, bir ışık değil mi?

 

Artık bizde çok güçlü bir ülkeyiz. Savunma sanayinde yapılanlar kendimize güvenimizi getirdi. Bölgede oyun kurup uyguluyor, bize karşı kurulan oyunları bozuyoruz. Suriye’nin bundan sonraki tarihini ve geleceğini güç ve bilgi kimde ise o belirler diye düşünüyoruz. İnşallah Suriye’de bundan sonrasını biz belirler ve biz planlarız.

 

Yoksa bölgede dönen dolaplar, Siyonistlerin arsızlıkları hepimizin malumu. Bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü korumayan, Türkiye’nin topraklarında bile gözü olanlar ile nasıl müttefik, nasıl stratejik ortak olabiliriz? Böyle bir şey çıngıraklı yılan ile çuvala girmek gibidir.

 

 

Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yısözde demokrasi getireceğiz diye kan gölüne çevirenlerin “Her ülkenin toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz.” diye söylediği süslü sözlere inanacak kadar sığ düşünmüyoruz. Kimin nerede ne için bulunduğunu da gayet iyi biliyoruz. Suriye’de bizim dışımızda hiçbir ülke insani ve vicdani duygular ile hareket etmiyor.

 

Devletimizi yönetenlerden beklentimiz bu azgın, arsız ve ikiyüzlü güruha karşı, ülkemizin ve insanlığın menfaatine olacak hamleler yaparak gelişmeleri insanlığın lehine çevirmeleridir. Bu bölgenin yönetimi bu arsızlara bırakılmamalı, bu bölgede Osmanlının bakiyesi Türkiye söz sahibi olmalıdır.

 

Her konuda çok dikkatli olmalıyız. Bize gösterilen nedir, gerçek nedir iyi analiz etmeliyiz. Bazen aleyhimize olduğunu düşündüğümüz şeyler lehimize, bazen de lehimize sonuç vereceğini düşündüğümüz şeyler aleyhimize sonuçlar doğurabilir.

 

 

2012 yılında Erbil’de bir Türkmen öğretmen ile aramızda bir konuşma geçti ve o ana kadar farklı düşündüğüm bir konuda aslında yanıldığımı anladım. Biz, Irak işgalinde Türk askerinin Irak’a gitmesine karşı çıkmıştık. Gerekçemiz ise bize göre makuldü çünkü Türk askeri ABD askerini korumak için Irak’a gönderilecekti. Yani sırtını ABD askerine dönecek silahını da Iraklılara çevirecekti.

 

Türkmen öğretmen bana hayatımın dersini verdi ve ben artık o günden sonra meselelere çok yönlü bakıyorum. Türk askerinin Irak’a gelmemesini şu ifadeler ile “Bize ihanet ettiniz!” dediğinde ona gerekçemizi izah etmeye çalıştım. Aldığım cevap tüylerimi diken diken etti.

 

A

Büyüt

A

Küçült

Yorumlar

Köşe Yazarları

ADNAN ÖZ

Yayınlanma: 30 Aralık 2024 - 10:00

 

SURİYE'DE NELER OLUYOR?-2-

30 Aralık 2024 - 10:00

Yorumlar

A

Büyüt

A

Küçült

TAKİP ET

TAKİP ET

 

SURİYE'DE NELER OLUYOR?-2-

ADNAN ÖZ

 

Geçen haftaki yazımıza kaldığımız yerden devam edelim.

 

“Suriye’ye dönen yok.” diyorlar. Geri dönüş öyle hemen olur mu? Önce aile reisi gidecek, memleketini görecek. Evi barkı duruyor mu, kullanılabilir bir halde mi tespit edecek, hatta yıkığı döküğü varsa tamir edecek. Güvenlik ne aşamada diye kontrol edecek ve ailesini öyle götürecek. Kaldı ki bu kadar belirsizliğe rağmen gidenlerin sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla.

 

TRT Haber’de Münbiç ile ilgili bir habere rast geldim. Lahmacuncular çarşısında röportaj yapılıyordu. Çarşıdaki insan yoğunluğu haber olmuştu. Vatandaşın birisi “Daha önce bu çarşı cezaevi gibiydi. Şimdi herkesin yüzünde tebessüm, gözlerinde ümit var.”dedi. Bu bile güzel gelişmeler olacağına dair iyi bir örnek, bir ışık değil mi?

 

Artık bizde çok güçlü bir ülkeyiz. Savunma sanayinde yapılanlar kendimize güvenimizi getirdi. Bölgede oyun kurup uyguluyor, bize karşı kurulan oyunları bozuyoruz. Suriye’nin bundan sonraki tarihini ve geleceğini güç ve bilgi kimde ise o belirler diye düşünüyoruz. İnşallah Suriye’de bundan sonrasını biz belirler ve biz planlarız.

 

Yoksa bölgede dönen dolaplar, Siyonistlerin arsızlıkları hepimizin malumu. Bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü korumayan, Türkiye’nin topraklarında bile gözü olanlar ile nasıl müttefik, nasıl stratejik ortak olabiliriz? Böyle bir şey çıngıraklı yılan ile çuvala girmek gibidir.

 

Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yısözde demokrasi getireceğiz diye kan gölüne çevirenlerin “Her ülkenin toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz.” diye söylediği süslü sözlere inanacak kadar sığ düşünmüyoruz. Kimin nerede ne için bulunduğunu da gayet iyi biliyoruz. Suriye’de bizim dışımızda hiçbir ülke insani ve vicdani duygular ile hareket etmiyor.

 

Devletimizi yönetenlerden beklentimiz bu azgın, arsız ve ikiyüzlü güruha karşı, ülkemizin ve insanlığın menfaatine olacak hamleler yaparak gelişmeleri insanlığın lehine çevirmeleridir. Bu bölgenin yönetimi bu arsızlara bırakılmamalı, bu bölgede Osmanlının bakiyesi Türkiye söz sahibi olmalıdır.

 

Her konuda çok dikkatli olmalıyız. Bize gösterilen nedir, gerçek nedir iyi analiz etmeliyiz. Bazen aleyhimize olduğunu düşündüğümüz şeyler lehimize, bazen de lehimize sonuç vereceğini düşündüğümüz şeyler aleyhimize sonuçlar doğurabilir.

 

2012 yılında Erbil’de bir Türkmen öğretmen ile aramızda bir konuşma geçti ve o ana kadar farklı düşündüğüm bir konuda aslında yanıldığımı anladım. Biz, Irak işgalinde Türk askerinin Irak’a gitmesine karşı çıkmıştık. Gerekçemiz ise bize göre makuldü çünkü Türk askeri ABD askerini korumak için Irak’a gönderilecekti. Yani sırtını ABD askerine dönecek silahını da Iraklılara çevirecekti.

 

Türkmen öğretmen bana hayatımın dersini verdi ve ben artık o günden sonra meselelere çok yönlü bakıyorum. Türk askerinin Irak’a gelmemesini şu ifadeler ile “Bize ihanet ettiniz!” dediğinde ona gerekçemizi izah etmeye çalıştım. Aldığım cevap tüylerimi diken diken etti.

 

Türkmen öğretmen, “Hangi gerekçeyle geldiğinin önemi yoktu, şayet Türk askeri burada olsaydı ABD askerleri ve yandaşları bize bu zulümleri, bu kötülükleri yapamazlardı…” dedi. Biraz düşündüm adam haklıydı. Başka şeylerde dedi ama konuyu uzatmaya gerek yok. Bölgemizde güvenliği sağlamak için her meseleyi çok yönlü değerlendirmemiz gerektiğini öğrenmiş oldum.

 

Her zaman söylediğim ve defalarca yazdığım bir söz ile bitirelim. Mevcut sınırlar bize rağmen birileri tarafından çizilmişti. Bizim gönlümüzün sınırları geçmişte ruhumuzun gittiği ve gölgelerimizin düştüğü yerleri kapsıyor. En azından biz bunu hayal ediyoruz. Siz kendi bahçenizde kendi hayallerinizle oynayın!

 

(Bu yazıyı 1 ve 2 olarak 12 gün önce yazmıştım. Suriye’de o kadar çok şey değişti ki, yazıyı

değiştirmeye gerek duymadım çünkü tam da anlatmak istediğim buydu.)

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 24saathaber.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
timbir - birlik haber ajansi